24 Mart 2014 Pazartesi

Besin Alerjisine Karşı Alınabilecek Önlemler

Yetişkinlerde pek sık görülmeyen bir hastalık olsa da yine de besin alerjisi konusunda da birçok alerji türünde olduğu gibi çocuk yaşta tedbir almak büyük önem taşıyor. Hastalığın 3 yaş altında görülme olasılığı %6, yetişkinlerde görülme olasılığı ise %1-2 arasında değişiyor.



Yani her yüz yetişkinden bir veya ikisinin ve her yüz çocuktan (3 yaş altı) altısının yakalandığı göz önünde bulundurulursa besin alerjisi, hiç de yabana atılacak bir hastalık gibi görünmüyor.



Bunun için alınabilecek en temel önlem ise, çocuk doğduktan sonraki 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmesi ve takip eden 2 yıl boyunca da diğer gıdalarla birlikte anne sütünün de verilmeye devam edilmesi şekilde.


Kısaca bizden geçmiş artık, ama çocukları hala koruyabiliriz. 

14 Mart 2014 Cuma

Satın Aldıklarımız Bizi Şekillendiriyor Mu?

Evet, son zamanlarda kafayı fazlaca taktığım bir soru bu. Sürekli bir tüketim halindeyiz, devamlı bir şeyler satın alıyoruz kendimize ama satın aldıklarımızı gerçekten biz mi seçiyoruz yoksa bir süre sonra onlar mı bizi şekillendirmeye başlıyor? Bu şekillenme hangi yöne doğru ilerliyor. Tüketici olarak biz mi tüketileni seçiyoruz, yoksa üreticiler mi belirliyor tüketicinin neyi tüketeceğini?

Hepsi de üzerine düşünülüp cevap verilmesi gereken sorular. Ama ben olaya biraz da şu açıdan bakmak istiyorum; satın aldığımız ürünlerle birlikte bir statü de satın alıyor muyuz? Aslına bakarsanız evet. Durumu size şöyle açıklayayım. Bugün gelişen teknolojiyle birlikte örneğin bir telefondan (cep telefonundan bahsediyorum) beklediğimiz özellikler bundan 10 yıl öncesiyle kıyaslandığında çok fazla. Yani bundan on sene önce bir cep telefonundan sadece arama yapmasını, mesaj atmasını ya da ne bileyim hesap makinesini ve takvimi içinde barındırmasını beklerken, yani bu bize yeterken, artık yetmiyor.



Kamerasının megapikselinin yüksek olması lazım örneğin. Kesinlikle dokunmatik olmalı. Hafızası geniş olmalı ki dilediğimce video ya da müzik yükleyebileyim vs vs.. Yani beklentilerimiz artıyor. Sağ olsun üreticiler de beklentilerimizi karşılamak için çok hızlı bir biçimde çalışıyorlar tabi ama, bu işte bir gariplik var bana kalırsa. Başta telefon örneği verdiğim için o örnek üzerinden devam etmem gerekirse mesela, şunu söyleyebilirim, tümüyle aynı özelliklere sahip iki farklı telefon düşünün. Her şeyi aynı. Çekim kalitesinden ekran genişliğine, hızından kullanışlılığına… Her şeyi ama her şeyi aynı. Fakat birinin markası iphone, diğerinin markasıysa pek duyulmuş bir marka değil diyelim. Hangisini alırsınız?



Şimdi belki isim bilinirliliğinin güvenilirlikle de paralel olduğunu söyleyebilirsiniz ama, nasılsa varsayım üzerinden konuşuyoruz, şöyle söyleyeyim; iki markanın da güvenilirliği aynı diyelim, bu sefer hangisini alırsınız? Bana kalırsa okuyucuların yüzde 80’i (belki de daha fazlası) iphone’u seçecektir. Çünkü bana göre apple markası artık geliştirdiği teknolojik ürünlerle değil, bu teknolojik ürünlerin sosyal statülerini de satabilmeyi başarabilmiş bir marka. Yani demek istediğim, ister ucu ucuna denkleştirerek almış olun, isterse iphone ücreti size çerez parası gelsin hiç fark etmez. Bu seviyeye gelmiş bir markanın ürününü alırken, sadece o “ürünü” değil, beraberinde ürünün size getirdiği sosyal statüyü de satın almış oluyorsunuz. İyi düşünün, hak vereceksiniz.


Ve sanırım “kalite” olmak da, tam olarak böyle bir şey.

12 Mart 2014 Çarşamba

Alışveriş ve Alışkanlıklarımız


Alışverişin anlamını düşündüğümde herkesin aklına geleceği gibi almaya karşılık bir şeyin verilmesi olduğuna kolayca varıyorum ama zamanında takas sistemiyle alınan her değişik mala değişik mal veriyorken para ile sadece rakamların değişkenlik göstermesi oldukça üzücü. Takas sistemini yüzyıllar evvel terk ettik, rakamların büyüsüne bıraktık kendimizi. Dedik ki “eğer bunu almak istiyorsan, etikete bak ve alacağına karşılık para ver”. Bu durumu kolayca kabul ettik, alışveriş kurallarını değiştirdik, yeniden oluşturduk ve hala sistemli bir şekilde devam ediyoruz. Alternatifleri de bir yandan üretiyoruz tabi ki.

Alışveriş tarihine baktığımızda takasla başlayan bu sürecin ticaret yollarının da keşfedilmesiyle kontrol altına alınamayacağı anlaşılan almaya karşılık verme sistemine kesin çözüm olarak para bulunmuş olmalı ki yüzyıllardır aynı alışkanlığı devam ettirmekteyiz. Ekonominin büyümesi ve yeni yöntemler arama çalışmalarıyla gelişim gösteren alışveriş sektörü de dünya savaşlarından sonra hızla gelişim göstermiştir. Avrupa ekonomisi güç kaybederek Amerika'nın yükselişi insanlığa AVM'yi armağan etmiştir. Açılımı “alışveriş merkezi” olarak da bilinen AVM'nin en temel amacı pek çok mağazayı tek bir çatı altında toplayarak müşterilere kolay ve hızlı bir tüketim mekanı yaratmaktır. Aslında kadınların da iş yaşamına atılmaya başladığı dönemlere denk gelen bu merkezler, kadınları da can evinden burmaya başlamıştır. Pek çok sektörün de kadın üzerinden geliştiğini unutmazsak zamanla kullanıcılarının çoğunu kadınların oluşturması hiç de şaşırtıcı değildir.

Giyim, kozmetik, dekorasyon ve daha birçok şeyin toplandığı bu mekanlar için en dikkat çekici icatlardan biri de alışveriş arabası ve ürünlerin dokunarak seçebilmemiz. Özellikle süpermarketler ile hayatımıza giren alışveriş arabası, kullanımına yönelik tanıtım ile toplumla tanışmıştır. Süpermarket içlerinin tasarımı ise yapılan çalışmalar dahilinde oluşturulmaktadır. İlk oluşumundan sonra özellikle tüketici davranışları analizleri ile mağaza içerisinde ürün yerleştirilmeleri ise sandığınız gibi öylesine yapılmamıştır. Örneğin, bir süpermarkette ekmek bölümünün en sonda olmasının en önemli sebebi, müşterilerin tek bir ekmek almak için bile içeriye girdiğinde diğer ürünlere de geçerken bakması ve mutlaka birkaç şey daha alma olasılığının hesaplanmasıdır.

Bununla birlikte hızla gelişen teknoloji ve internet de aslında tüketim alışkanlıklarımızı hala değiştirmektedir. Kredi kartının icadı ve internet sitesi üzerinden para ödemelerinin de yapılmasıyla bilikte online alışveriş de hayatımızda önemli yer kaplamaktadır. Türkiye'de de yaygınlaşan pek çok mağazadan oluşan alışveriş siteleri sayesinde hızlıca indirimleri takip edebiliyor, ürünleri inceleyebiliyor, bir tıkla sipariş verebiliyor ve sadece gelmesini bekleyebiliyoruz. Bununla birlikte gerçek hayatta bir sürü mağaza gezmek gerekirken internet ile alacağımız ürün hakkında detaylı bilgi sahibi olup sonra doğru kararlar alarak da alışveriş yapabiliyoruz. Bununla birlikte özellikle kadınların acil durumlarda ihtiyacı olabilecek ürünlere hızlıca ulaşabiliyor ve yaratılmış bu imkanları avantajlı bir şekilde kullanabiliyoruz.


Kısaca söyleyeceğim şu ki, şimdi online alışveriş zamanı ve zaman çok değerli.

6 Mart 2014 Perşembe

Drogba İle Galatasaray


Pek fazla futboldan anlamayan ve takip etmeyen biriydim fakat son 2 yıldır sürekli gündemde olan spor olayları ve özellikle Galatasaray’ın yaptığı transferler sebebi ile futbol takip etmeye başladım. Drogba ve Sneijder transferlerinden sonra neredeyse bütün maçları takip etmeye başladım ve artık yorum yapabilecek kapasitede olduğumu düşünüyorum.


Drogba’nın geçmişine baktığımızda inanılmaz bir kariyeri olduğunu görüyoruz. Özellikle 8 sene süren Chelsea macerasında hem tüm dünya onu tanıdı, hem de futbolculuğuna ve kişiliğine saygı duydu. Bencil olmayan, takım oyununa yatkın, ilerleyen yaşına rağmen çok güçlü olan Drogba neredeyse yıkılmıyor. Rakip defansların korkulu rüyası olan futbolcu sayesinde takım arkadaşları da daha rahat oynuyor. Çünkü Drogba gibi bir futbolcu ile aynı takımda olan futbolcular özgüven sorununu aşıyor ve daha rahat oynamaya başlıyor. Sadece ismi bile rakip taraftarları korkutmaya yetiyor. Böyle bir futbolcuya sahip olan taraftarlar ise doğal olarak çok mutlu.


Ancak son zamanlarda antrenör Mancini ile problemler yaşadığı herkes tarafından biliniyor. Son yapılan açıklamalarda Drogba ile olan görüşmelerin sürdüğü ama oyuncunun Amerika’ya gitmek istediği söyleniyor. New York Bulls ile anlaştığı iddiaları da duyulmaya başladı bile. Bugün gördüğüm bir haberde ise Drogba’nın bir gümrük firması ile konteyner için anlaştığı ve eşyalarını gemi ile Amerika’ya göndereceği söyleniyor. Durum ne olur bilemem ama Drogba’nın Türkiye’de kalmasını muhtemelen bütün Türk halkı istiyordur.

5 Mart 2014 Çarşamba

2014’te Ne Yapmalı?


2014 geldi, hoş geldi. Havaların genel olarak güzel olduğu bir kış ile geldi. Yeni bir yılın başlarındayız. Daha bahar bile gelmedi. Yapılacak çok şey var. Bu sebeple kendime ve sizlere ufak bir neler yapılabilir listesi hazırladım. Her sene hazırladığım ama yazıya dökmediğim listemi bu defa yazıya döktüm. 


İşte listem:
-Bu sene kesinlikle spora başlayalım. Belki bir branşta uzmanlaşabiliriz. Veya spor salonunda form tutabiliriz. Yaza da 3-4 ay kaldı. Özellikle kızlar bu maddeyi önemsemeli.
-Diyetleri kenara bırakıp sadece sağlıklı beslenmeye önem verelim.
- Sırf moda diye tonlarca parayı kıyafetlere dökmek yerine iyi araştırıp nokta atışı yapalım.
-Kangrene dönmüş ilişkilerimizden kurtulalım. Hayatımızı güzelleştirmek yerine bize mutsuzluk veren insanlardan biraz daha uzak duralım.
-Saçlarımızı boyayalım. Kendine güvenenlerin mavi, yeşil gibi değişik renkleri tercih etmesinden yanayım.
-Bu yıl olabildiğince çok insanla tanışalım. Ne kadar çok insanla tanışırsak o kadar çok “iyi” insanla da tanışmış oluruz. Bir o kadar da yeni hikayeler çıkar.

-Hala yapmamış olanlar kesinlikle Karadeniz turu yapsın. Karadeniz turu yapmış olanlar da Güneydoğu bölgesi turu yapsın. Mardin’in tarihi dokusunu elleriyle hissetsin.
-Bu sene sevgililerimizin telefonlarını karıştırmayalım. Çünkü illa ki bir şeyler çıkıyor. Çıkmasa da kesin silmiştir diyoruz ve yine kafayı yiyoruz. Hiç gerek yok. Telefonlardan uzak durmamız yeterli.

-Bu sene işimiz kötüyse yenisine geçelim, evimiz eski ise yeni ev bakalım. 

Blogumun Açılışı


Merhaba, İsmim Selin. Okuma ve yazma konusuna çok hevesliyim. Yeni olan her şeyi denemeyi seven alışveriş tutkunu biriyim. Kozmetik, yemek, moda, dekorasyon, kitap, film ve spora meraklıyım.


Blog yazmaya biraz özenerek başladım diyebilirim. Zaten internette bol bol blog okuyan biriydim ve sonunda ben de yazmaya karar verdim. Normalde de bol bol yazan ama yazılarımı kendime saklayan biriydim. Artık yazacağım yazıları paylaşıma da açmaya karar verdim.


Yakın bir zamanda blogumda güncel olaylara dair bilgileri, kozmetik dünyasına dair bilgiler, kitap yazarları hakkında düşüncelerim, önemli spor olayları gibi konular işleyeceğim. Alışveriş deneyimlerimin ağırlıkta olacağı blogumdan umarım sizler de kendinize bir şeyler çıkarabilirsiniz.